Okuduğu yapıtı beğenen ve onun sahnelenmesini dileyen dramaturgun yaptığı ilk iş, metnin bir kopyasını yönetmene, öteki dramaturglara, çevre tasarımcılarına, bestecilere ve bunların yardımcılarına ve başrolleri oynayabilecek oyunculara dağıtmaktır. Herkes oyunu okuduktan sonra, sözkonusu kişilerden oluşan kurul toplanır ve metin üstünde tartışılır. Yapıtın
sahnelenmesi kurulca onaylandığında dramaturg her üyeden, genel anlamı ortaya çıkaracak biçimde, oyunu incelemesini ve sinopsisle birlikte ona yazılı olarak iletmesini ister. Amaç, metinde dikkat çeken noktaların gelecek toplantıda yeniden 'tartışılmasıdır, kimi zaman da, sahne aşamasında metinde yapılacak değişikliklerin.
Tüm eleştiri ve uyarılar toplandıktan sonra metin bu kez dramaturg, çevre tasarımcısı, yönetmen ve gerekiyorsa besteciden oluşan daha küçük bir kurula teslim edilir. Dramaturgun çalışması bu aşamada çok önemlidir: Oyunu her yönüyle inceler, açımlar, düşünce dizgesini saptar ("göstermek istediğim şey"), ve herkesin algılayabileceği bir biçimde tiyatro diline aktarır. Bu çalışmaya koşut olarak, yazın dilinin sahne diline aktarımına yardımcı olabilecek, belge araştırmaları da yürütülür, aynı dönemde. Sözgelimi, Arturo Ui'nin Önlenebilir Yükselişi'nin hazırlıkları sırasında, haftalarca Al Capone ve Hitler'le ilgili incelemeler taranmış ve sekiz gün, günde dört saat olmak üzere, Nazilerle ilgili filmler seyredilmiştir. Büyük kurulun ana çizgileriyle ortaya koyduğu sorunları, küçük kurul ayrıntılarla işlemekte, metin tüm boyutlarıyla irdelenmektedir. Tek tek ele alınan her sahnenin içerdiği genel düşünceyle anlam saptanmakta ve bu çalışma sözkonusu sahnenin özünü ortaya çıkaran kısa bir metnin doğmasına yol açmaktadır. Sahneyi açıklamaya yarayan, "yorum-metin" de denilen bu tür altyazı oluşturma düşüncesini Brecht XVIII. yüzyıl İngiliz romanlarından almıştır.
"Bunlar imgelere nasıl dönüştürülür?" sorusuyla birlikte çevre tasarımı girer devreye. Metin incelemesi bitmiş sıra yapılan tüm çalışmaların sahneye aktarılmasına gelmiştir. Çevre tasarımcı, oyundaki kişilerin gelişimlerini sahneye yerleştirmek amacıyla, onların yer değiştirmelerini gösteren çizimler yapar. "Yerleştirme çizimleri" olarak adlandırılan bu çalışmalar oyuncuların sahne uzamı içindeki devinimlerini saptar ki, bu aynı zamanda sahnelemeye yönelik ilk adımı, daha doğrusu ilk düşünceyi oluşturur. Ardından oyunculardan, metni okuyarak roller henüz ezberlenmemiştir. sahnedeki yerleştirme çizimlerinde belirtilen yolları izlemeleri istenir. Böylece, sahnede yer değiştirmelerin önceden saptanmış olan düşünceleri yansıtıp yansıtmadıkları görülmüş olur; bir başka deyişle, düşüncenin sahnedeki devinime uygunluğu sınanır. Yine aynı bağlamda, sahneye girişler ve çıkışlar denetlenir ve ancak oyunun genel yapısı tutarlı bir bütün oluşturur gibi olduğunda, yönetmen girer devreye. Yönetmen oyuncularla, bedensel tutum ve davranışlar ile metin üstünde yoğunlaşır, ilk aşamadaki metin çalışmasında gözlemlenen sıkı ve titiz çalışmaya burada da tanık olunur ve her sahnenin hatta her bölümün (se"quence) özünü yansıtan altyazılar gibi, oyuncularla çalışmada da her hareket, her devinim uzun uzun düşünülür ve bilinçle sabitlenir, "gestus"a dönüştü-rülür. Provalar sırasında yönetmen dramaturgca denetlenir. Yönetmen kadar ayrıntıların içinde boğulma tehlikesi taşımayan dramaturg, oyunun genel çizgisini ondan daha iyi kollayabilecektir: Berliner Ensemble'a göre iyi bir dramaturg, benimsenmiş olan çizgiyi de koruyabilendir.
3. Günümüzde dramaturgun yeri ve işlevi
Yazarlıktan sahnede yazarın temsilciliğine, oradan, metnin sahneye aktarılmasından sorumlu kişiliğe geçen dramaturgun serüveni, aynı zamanda tiyatro sanatının etkinlik alanının yazın dilinden sahne diline kaymasının tanıklığıdır. Günümüzdeyse dramaturg, tarihsel süreç içinde ona yüklenmiş olan işlevleri ye¬rine getirdiği gibi, yeni görev ve sorumluluklar üstlenmiştir: Hem yapıma yönelik dramaturgi çalışmasının merkezindedir, hem de onun dışına taşar, genel olarak tiyatro kültürünün çeşitli alanlarını kapsar. Sözlük veya ansiklopedilerde genellikle, "Bir tiyatro topluluğuna, yönetmene bağlı veya bağımsız olarak çalı¬şan, gösterinin hazırlanmasından sorumlu yazın ve tiyatro danışmanı" olarak yapılan tanımı, aslında etkinliklerinin ancak bir bölümünü yansıtır. Dramaturgun çalışma alanı bundan çok daha geniştir, tartışmalıdır da. Dramaturgi kavramında olduğu gibi, açık ve kesin bir tanımlamaya gidilememesi, dramaturgdan -ona verilen değere göre- hem çok yönlü yararlanılması, hem de işlevinin tek boyuta, genelde raportörlük düzeyine indirgenmesi, özellikle ülkemizde, dramaturgun kimliğiyle ilgili belirsizliğin doğmasına neden olmuştur. Kimdir dramaturg? Yazar mıdır? Yönetmen midir? Bilgiçlik taslayarak ortalıkta dolanan mıdır? Yardımcı yönetmen midir? Entelektüel midir? Sanatçı mıdır?... Çağdaş tiyatro sanatında önemli bir yer edinmiş olan dramaturgu betimlemenin en sağlıklı yolu, onun etkinlik alanlarını ayrıntılarıyla incelemektir. Aslında sözkonusu alanlar birbirlerinden ayrı düşünülemezler; görüleceği gibi bunlar, tek ve aynı bütünü, tiyatro olgusunu, oluşturan öğeler olarak çıkarlar karşımıza. Çağdaş tiyatro anlayışı oyun dağarcığından, sahneden, seyirciden ve bu sanata hizmet eden öteki unsurlardan soyutlanamayacağı gibi, dramaturg! kavramı ve dramaturgdan da soyutlanamaz., Vurgulanması gereken bir başka nokta da, dramaturgi-de olduğu gibi, dramaturgdan yararlanıp yararlanmamanın, onu tiyatronun etkin bir parçası olarak görüp görmemenin bü¬tünüyle topluluğun ya da kurumun sanatsal görüşüne/ beklentisine bağlı olduğudur.
Ekler: Dosya
Metinden Sahneye Dramaturg Calismasi.doc
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sanat,Resim,Heykel,Tiyatro,Sinema,Fotoğrafçılık,Dans